Gireniz FM Ailesi olarak dün, Olukbaşı Köyü’nden Musa Kahveci abimizin misafiriydik. Bize hayat hikayesini anlattı. 1954 yılında Olukbaşı’nda doğan, köy muhtarının oğlu olan Musa Kahveci ile, köyden ayrıldıktan sonraki hayatına dair Gireniz Vadisi ve Olukbaşı hakkında kapsamlı bilgi içeren bir röportaj yaptık. Bu röportajda, Musa Kahveci’nin yaşamına dair gazetelerde yer alan haberleri de içeren bir sunum yapıldı. Gireniz FM ve Gireniz-Kelekçi Haber ortak çalışmasıyla bu projeler üzerinde gerekli entegrasyon planlaması yaparak internet gazetesi köşemizde ve radyo yayınlarımızda sizlerle paylaşacağız. Öncelikle Musa Kahveci’ye bu özgün çalışması ve projelerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
1994 yılında simit ve çöreği peçeteyle satarak sektöre adım atan sosyetik aşçı Musa Kahveci, eşinin desteğiyle şimdi zirvede. Bu kez, “tuzluk amca” lakabıyla gündemde.
Dört yaşında bir çocuk, annesinin kolunu çekiştirerek, “Bak anne, tuzluk amca gidiyor” dedi. O günden bu yana “tuzluk aşçı” kalmış adı Musa Kahveci’nin. Tıpkı 1994 yılında geldiği Isparta’da simit ve çöreği hijyenik koşullarda ve temiz peçete ile sattığı için adının “sosyete aşçı”ya çıktığı gibi… “Tuzluk amca” ve “sosyete aşçısı” lakaplarına ilk başta alınganlık gösterdiğini, ancak şimdi hoşuna dahi gittiğini söylüyor ve bir adım da kendisi atıyor: “Ben işimin palyaçosuyum. En büyük mutluluğum, elimdeki imkanlarla yetinmeyi bilmektir.”
Hadi itiraf edelim. Biz, “günün haberini” düşünürken sadece Türkiye gündeminde dahi polemik konusu olan tuzluk benzerliğini planlamıştık. Ama gördük ki Kahveci, sadece sosyete aşçısı ve tuzluk amca ile değil, o bir fenomen. Evet, gerçek bir fenomen. 1994’te bir ceket ile geldiği Isparta’da; sıfırdan başlayarak çok önemli bir kariyere ulaştı. Tek başına mı yaptı? Hayır, arkasında müthiş bir güç, bir küpeli destek vardı. Espriden yola çıktık, gerçek bir hayat hikayesi yazdık. Gençlerimize, kadınlarımıza ve iradeye, azme, kararlılığa inanan herkese ithaf ediyoruz “işimin palyaçosuyum” diyen “tuzluk amca”nın hikayesini. Haa, bu arada tuzluk da çizilen modele tıpa tıp benziyor, sosyete aşçısı Musa Kahveci.
Musa Kahveci, aslen Denizlili olup, bir müddet Isparta, Burdur ve Denizli’de pidecilik yaparak geçimini sağlayan bir ustadır. Sadece kendisi değil, tüm ailesiyle beraber bu işi yapıyor. 1972 yılında Denizli Üçgen’de pideciliğe başladığını belirten motorize pideci Musa Kahveci, hiç bilmediği baklavacılık işine girince battığını ve perişan hale düştüğünü söylüyor. Denizli, Tavas, Buldan gibi yerlerde pidecilik yaptığını belirten Kahveci, Isparta’ya geldiğini ve Burdur’da da eşi Teslime Hanım ve çocuklarıyla beraber bir pide fırını açtıklarını ifade ediyor. Hep beraber pide çıkarıyorlar ve bu işi birlikte yürütüyorlar.
Bu dönemde, birçok kişi tıpkı Kahveci ailesi gibi kendi işini kuruyor. Soyadları her ne kadar Kahveci de olsa, onlar tam 46 yıllık pideci. Aile reisi Musa Kahveci, askerlik sonrası 1978 yılında Denizli’de başladığı pidecilik işini mobil olarak Isparta’da sürdürdü. Isparta insanıyla samimi ilişkileri sürdüren Musa Kahveci, evli ve iki çocuk babası. Evlendiği eşini hamaratlığıyla öven Kahveci, işe Teslime Hanım’la başlamış ve onunla devam ediyor. Bir kızını evlendiren, oğlunu da Anadolu Lisesi’nde okutan Musa Kahveci’yi bir zamanlar Isparta sokaklarında önünde beyaz önlüğü, başında tertemiz şapkasıyla motosikletle servisi yaparken gördük. “Müşteri benim velinimetimdir. Onlara tertemiz, sağlıklı yiyecek temin edemezsem vebale girerim,” diyerek işine verdiği önemi anlatıyor.
Eşi Teslime Hanım, oğlu Hüseyin Şevket ve iki işçisi pideleri fırında pişirirken, Musa Usta da kahvehanelere ve işyerlerine sıcak-sıcak kıymalı ve peynirli pide servisi yapıyor. Günde 150-200 pide satan ustanın servis arabası görevini yapan mobiletinde sabunu bile var. Servisten önce mutlaka ellerini yıkadığını, bu nedenle sabun taşıdığını ifade eden usta, pideleri de asla gazete kağıdına sarmadığını, her zaman beyaz kağıtla servis yaptığını belirtiyor.
“İnsan sağlığı her şeyden önemlidir. Ben yaz mevsiminde dana kıymasının içine keçi kıyması kattığını fark ettiğim kasabı bile terk ettim. Yaz günü keçi eti insanı ishal eder. Ne lüzumu var, insanları rahatsız etmeye.” şeklinde insanlara verdiği önemi anlatıyor.
Musa Kahveci, Almanya’da gördüğü “Alo Pizza” sisteminden esinlenerek, bu işi daha da büyütmeye karar verdiğini ve bu sistemin Isparta’da büyük ilgi gördüğünü belirtiyor. Temizlik ve hijyen konusunda gösterdiği titizlik sayesinde müşterilerinin güvenini kazanmış ve bu sayede işini büyütmüştür.
Gireniz FM olarak, yukarıdaki habere Isparta Yerel Medyasına bu röportajından dolayı ve bizlere verdiği destek için teşekkür ederiz.
Konuya henüz yorum yapılmadı.